ATATÜRK bir insanlık sanatçısıdır

ATATÜRK bir insanlık sanatçısıdır 

İzzet Doğan. E. İstanbul Hakimi

Atatürk haftası Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına düzenlenen, onun yaşamının, yurtseverliğinin anlatıldığı, eski görüntülerinin gösterildiği ve konuşmalarının dinletildiği, Kurtuluş savaşımızla ilgili filmlerin gösterildiği bir haftadır.

Her 10 Kasım günü sabahı 9.05’te duyulan siren sesiyle birlikte “Halkın Atatürk’ü”, halkın kalbinde bir kez daha anılır. O gün bir ulusun ağladığı, kalplerin Atatürk için attığı, yaşamın durduğu bir gündür. Çünkü o halkına güvenmiştir, halkı için savaşmış, halkı için yaşamıştır.

Atatürk sevgisi ve saygısı o kadar büyüktür ki Atatürk’ün ölümü üzerine yaveri ve dostu Salih Bozok intihar girişiminde bulunduğu gibi 17.11.1938 günü saat 20.00’deki saygı geçidi sırasında, izdiham nedeniyle on bir kişi yaşamını yitirmiştir.

Bu sevgi bir bahar seli gibi halkın içinden, gönlünden, yüreğinden akar, akmaktadır ve akacaktır.

Tarihçi Cemal Kutay, sevginin kaynağını şöyle açıklıyor:

“ Ata’yı ziyaret eden halk kitlesini zerrece protokol, merasim, telkin hiçbir fani izin hissi yoktu. Bir millet, evet bütün bir millet bir vatandaşı için kendisine başta haysiyet ve istiklal, bütün güzel ve iyi şeyler armağan etmiş, bu uğurda nefsini feda etmiş şefkatli bir babadan öksüz kaldığında nasıl gözyaşı döker? Asrın büyük hadisesine şahit olmayanları yazı-söz-fotoğraf-beste-tablo hiçbir şeyle anlatmak mümkün değildir bu vefa ve minnet selini…“ (Kutay, Atatürk’ün Son Günleri. İstanbul Boğaziçi yayınları 1981:179).

Atatürk’ün ölüm haberi üzerine İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de insanlar hüngür hüngür ağlamaya başlamış, gazeteler birkaç baskı yapmış ve halk tarafından kapışılmış, eğlence yerleri kendiliğinden kapanmış, hem Türk ve hem de yabancı ülke temsilciliklerinin bayrakları yarıya indirilmiştir. Kısacası ülke bir anda bir anda matem havasına bürünmüştür.

Vatanın ve ulusun kurtarıcısı ve Cumhuriyetin kurucusu olan önderimize olan hayranlık ve özlem yalnız bizler tarafından değil yabancılar tarafından da dile getirilmektedir.

10 Kasım 1938, saat 09.05 te o manen ölümsüz insan gözlerini dünyaya kapatırken İtalyan radyosu: “Sezar, İskender, Napolyon ayağa kalkınız, büyüğünüz geliyor ..” diye bu ölümsüz ölümü tüm dünyaya duyuruyordu.

Ayrıca dünyanın tüm liderleri ve basını Atatürk’ün büyük liderliğini, Türkiye’ye neler kazandırdığını konuşuyor, demeçler, makaleler, haberler biri birini kovalıyordu.

Yüzlerce demeç ve yorum, makalelere burada yer vermek mümkün değil. Bunlardan biri olan Time Dergisi, büyük önderin ölümü nedeniyle: “O Türkiye’nin önceki kuşaklarından hiç birine nasip olmayan özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları Türkiye’nin Avrupa devleti olmasını sağladı yakın doğunun tarihini değiştirdi” yorumunda bulunmuştur.

Cumhuriyetin ilanından birkaç ay önce 24 Mart 2023’te Time Dergisi kapağında Atatürk’e yer vererek ulus kurma savaşımını övmüştür. Dünyanın en ünlü bu dergisi 4 yıl aradan sonra 21 Şubat 1927’de derginin kapağında bir kez daha eşsiz lidere yer vermiştir.

Askerlerinin denize döküldüğü, küçük Asya felaketiyle sona eren ve savaşta yenilen Yunanistan’ın önderi Eleftherios Venizelos bile 1934 yılında savaş galibi Atatürk’ü Nobel Barış ödülüne aday göstermiştir.

27 Kasım 1978 tarihinde Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981’in Unesko Genel Kurulunda “Atatürk Yılı” olarak durulmasında gerekçe olarak Atatürk’ün sömürgecilik ve emperyalizme karşı açılan savaşların ilk liderlerinden biri olduğu ve yaşamı boyunca insanlar arasında ayırım yapmadığı, barış yanlısı ve insan haklarına saygılı olduğu vurgulanmıştır.

1936 yılında İngiltere Kralı VIII. Edward Türkiye’den dönünce Londra’da Kraliyet Sarayında tarihçiler ve düşünürlerle sekiz saat süren bir toplantı yapar. Toplantıda bulunan Psikanaliz kurucusu Sigmund Freud son sözlerini Atatürk için sıralıyor: “Hangi dilden, hangi dinden, hangi topraktan olursan ol, Atatürk’ü sevmemek mümkün mü?”

“Aşk duyguların ötesinde bir sanatsa, Atatürk’de bir insanlık sanatçısıdır” (kaynak: İsmet Orhan)

Atatürk’ün çağdaşları olan liderlerden hiçbiri halkının sevgisini kazanmamış ve çoğu diktatörlüğü seçmiştir.

Örneğin Hitler ülkesine büyük bir yenilgi yaşatmış, diktatörlüğü seçmiş ve sonunda eşi Eva Hitler ile birlikte intihar etmiştir.

İtalya’da Benito Mussolini faşist bir düzen kurmuş ve sonunda metresi Petecci ile birlikte yakalanmış, tabancayla öldürülmüş ve ayaklarından günlerce asılarak teşhir edilmiştir.

İspanya’da Franco diktatörlüğü seçerken, Portekiz’de Salazar da aynı rejimi benimsemiştir.

Rusya’da Stalin adını tarihe kanla yazdıran bir lider olmuştur.

Atatürk ve silah arkadaşlarını, vatan uğrana şehit düşen adsız kahramanlarımızı bir kez daha şükran ve rahmetle anıyoruz.

0 Paylaşımlar