Bedava Peynir Fare Kapanında Olur
Bedavacılık veya haybecilik onulmaz hastalığımız. Toplum olarak bedavacılığa o kadar alışmışız ki hayatımızda sıradan bir davranış olarak karşımıza çıkmakta.
7 den 77 ye herkeste var olan bu hastalığımızın tedavisi de yok gibi gözüküyor. TV ve gazetelerde her gün görmekteyiz. Belediye bir çanta mı dağıtıyor, herkes birbirini eziyor ve birbirinin üzerine biniyor. Sıraya girmek yok. İhtiyaç sahibi olup olmamız da hiç önemli değil. Bedava ya alalım.
Bir baklava mı dağıtılıyor, millet elleriyle avuç avuç alıyor. Sıraya girmek, 1 dilim almak mı? Asla. Al alabildiğin kadar. Gücü yeten yetene.
Ya bu yardımları dağıtan ve bu kötü görüntülerin olmasına sebep olan yetkililere ne demeli? Eserinizle gurur duyuyor musunuz?
Toplum olarak bu hale nasıl geldik?
Devletin yaptığı uygulamalara baktığımızda ne kadar çok sosyal yardım yani bedavacı diye tabir edebileceğimiz kitle var. Gerçekten bunlar ihtiyaç sahibi mi? Bir toplumun gelişmişlik düzeyini ve itibarını sosyal yardım yapılması zorunlu kişilerin azlığı ile ölçebilirsiniz. Eğer bir toplumda herkes kendisini sosyal yardıma muhtaç hissediyor yada öyle olmasını istiyorsa orada bir sorun var demektir.
Şans oyunları ve TV de ki kısa yoldan zengin olma görüntüleri de bedavacılık ve çalışmadan kazanma isteklerini körüklemektedir.
Unutmamak lazım. Bedava peynir fare kapanında olur. Toplum olarak bu bedavacılığın neticesini er yada geç ödeyeceğiz.
Böyle bir toplumda da insanların hayat felsefesinin ”bedava ip bulsa kendini asar”, “bedava mezar bulsa girer” olması da normal değil mi?
Maalesef şu anda ülkemizde olan tam olarak budur!
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.