BUGÜNÜN YARINLARI
Her şeyin bir vakti ve kemali olduğu gibi bugünün yarını da var.
Tarih bugünün zalim ve hukuksuzların yarınlarda hesap verdikleri, zulümleriyle tarihe alınlarına sürdükleri kara lekelerle devrilip gittiklerine defalarca şahitlik etmiştir. Bu insanlık tarihinde her zaman olmuştur ve olmaya devam edecektir. Bu durum tarihin belli zamanında, belli yerlerinde gerçekleşmiş, olup bitmiş değildir.
Bugünün yarınlarını düşünmeyen kem talih insanlar er ya da geç bu acı sonla yüz yüze geleceklerdir. İşte o an. Eyvah, ben ne yaptım diyecekler ve belki varsa içlerinde azıcık da olsa bir utanma duygusu boyunlarını eğeceklerdir.
İşte bu kem talih insanlar için kendilerini bekleyen sui akıbetin ötesinden en kötü şey bıraktıkları kötü mirastır. Ailesine, evlatlarına, torunlarına, yakınlarına, arkadaşlarına bırakacağı miras, öyle kötü bir mirastır ki herkes hicap içinde o kem talihliye beddua edeceklerdir.
Aslında her şey çok ama çok açık. Herkes her şeyin farkında. Ama duymak istemeyene duyurmak, anlamak istemeyene anlatmanın zorluğu ortada.
İşte size tarihten muhteşem bir vaka. Güney Afrika’nın eski başkanı Nelson Mandela’dan dinleyelim.
Başkan olduktan sonra askerlerimle bir yürüyüşe çıktık. Yürüyüşten sonra bir restoranda öğlen yemeği yemeye gittik.
Restorandın ortasında bir masaya oturup yemek siparişlerimizi verdik. Yemeklerimizi beklerken yan masamızda tek başına oturan bir adam gördüm. Adamın yemeği masasına ulaşınca, askerlerimden birinden gidip adamı bizim masamıza davet etmesini istedim.
Adam yemek tabağını alıp yanımıza geldi ve benim yanıma oturdu.
Sessizce yemeğini yerken ne yüzüme bakıyor, ne sohbetimize katılıyor ne de göz kontağı kuruyordu. Ama adamın elleri sürekli titriyordu.
Yemeğini bitirince adam sessizce kalktı, bana bakmadan “hoşça kalın” der gibi elini salladı.
Ben adamın elini sıktım ve adam masadan uzaklaştı
Adam gidince güvenlik görevlilerimden bir tanesi şöyle dedi:
“Efendim o adam çok hasta olmalı. Yemeğini yerken eli sürekli titriyordu.”
“Hayır, hiçte öyle değil! Adamın elleri o sebepten dolayı titremiyordu” dedim ve sonra da ekledim:
“Adam ben hapisteyken benim gardiyanlarımdan bir tanesiydi. Bana saatlerce işkence yapıldığında bağırıp bana su vermesi için yalvarırdım. Ama bu gardiyan bana su vermektense, alay eder, kafama işerdi.
O adam hasta değildi, sadece artık Güney Afrika’nın Başkanı olduğum için benden korkuyordu.
Onu hapishaneye göndereceğimden korkuyordu, bana yaptıklarını ona yapacağımdan, beni aşağıladığı gibi onu aşağılayacağımdan…
Ama ben öyle bir insan değilim.”
İşte her haliyle ben insanım diyen manen büyük bir insanın tavrı ve zihniyeti. İşte büyüklük.
“Büyüklerin hareketi, hareketin büyüklerindendir” diyelim ve bugünün yarınlarını düşünmeyen kem talihlere bu sözü ithaf edelim. Ve onlara avazımız çıktığı kadar haykıralım.
“Yarını düşünmeyen bugünü yaşayan bedeninde insanlık ruhu taşımayan zavallı. Unutma, bugün geçer yarın gelir. Bugün dünde kalır. Yarınlar elbet gelir. Sen istesen de istemesen de.”
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.