Çevreye Duyarlılık Zamanı
Gün geçmiyor ki dünyamız daha yaşanılmaz hale gelmesin.
Artık sularımız daha kirli, havamız daha kirli, görsel güzelliklerimiz daha kirli. Yeşilimiz, maviliklerimiz azalmış.
Her geçen gün doğadan uzaklaşıyoruz. Daha doğrusu doğa yok olup gidiyor.
İnsanları huzura kavuşturan yeşillikleri, mavilikleri daha az görüyor, daha az iç içe yaşıyoruz. Her tarafımızda binalar, beton yığınları, otomobiller, gürültü ve kirlilik. Bu kargaşa ortamında insanımız daha sinirli, daha agrasif, daha mutsuz, daha huzursuz, daha saldırgan ve daha anlayışsız. Yok artık birbirimize tahammülümüz, sevgimiz, saygımız.
Tabiatın sanki tokadını yemiş gibiyiz.
Sanki tabiat dile gelmiş diyor ki: “Aslında yok ettiğiniz ben değilim, yok ettiğiniz insanlığınız, insani değerleriniz, güzellikleriniz ve huzurunuz. Bana saygınız yoksa aslında kendinize saygınız yok.”
Ne demek istediğimi çevrenize baktığınızda görürsünüz. Artık şehirlerimiz portakal kokmuyor, akasya kokmuyor. Kuşlar cıvıl cıvıl değil.
Artık mesire yerlerinde tabiatı, güzelliği, su kaynaklarını arıyoruz. Cılız cılız akan bir dere gördüğümüzde keyfimiz yerine geliyor. Nerede o gürül gürül akan çaylarımız, derelerimiz, şelalelerimiz.
Bize ne oldu böyle? Farkında mısınız kendimize yaptığımız kötülüğün.
Hiçbir şey için geç değil. Tabiatı yeniden yaşamak ve canlandırmak mümkün.
Şimdi çevreye duyarlılık zamanı. Hemen şimdi.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.