KADINA ŞİDDET BİTMİYOR
Bu yazıyı yazmama neden ünlü bir TV sunucusunun eşine uyguladığı şiddete ilişkin haber.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre, 2017 yılında 409 kadın cinayeti işlendi, 387 çocuk cinsel istismara uğradı ve 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. Platformun verilerine göre, 2016 yılında 328 kadın, 2015 yılında ise 303 kadın öldürülmüştü.
İstatistikler göstermektedir ki kadına şiddet her geçen gün artmakta ve tüm kamuoyu baskısı ve duyarlı medya haberlerine rağmen bitmiyor ve bitmeyecek gibi de gözüküyor. Bir yerlerde hata yapıyoruz bu kesin.
O kadar kanıksadık ki kadına şiddet olağanlaştı, sıradanlaştı ve artık garipsenmiyor.
Şiddet arttığı gibi şiddetin boyutları ve çeşitliliği de artış göstermektedir. Kendisinden ayrılmak isteyen kadının arabasını su kanalına atan, kadının evinde dinamit patlatan, kadını bıçaklayıp öldürmekle yetinmeyip evi ateşe vererek iki küçük kız çocuğunun da ölmesine neden olan, levyeyle dövüp kerpetenle dişini söken, döner bıçağıyla saldıran, hapishaneden kaçıp kadını sokak ortasında kurşunlayanlar…
Benim gözlemlerim insanımızda öfke kontrolü yok ve her türlü sıkıntısında en yakınından bu hırsını, öfkesini çıkarmaya bakıyor. Bu durumda da en zayıf gördüğü kadın doğrudan hedef oluyor.
Mevcut sistemde de kadın sığınma evlerinin yeterli güvenceyi sağladığını söylemek zor gibi gözüküyor. Kadın yalnız ve belki de çaresiz. Sığınma evine giden kadınlardan bazıları da tekrar şiddet göreceğini bile bile kocasının yanına geri dönüyor.
Bu konuda eğitimden başlamak üzere bir revizyona, değişime ihtiyaç olduğu aşikâr. Hükümetin önderliğinde ve tüm tarafların katılımıyla gerçekleştirilecek ve sürekli güncellenecek kadın kurultay ve çalıştaylarının acilen hayata geçirilmesi gerekir.
Her sene tek tek olaylar incelenmeli ve tedbirler ve mevzuat güncellenmelidir.
Ama bence en önemlisi de kadınlarımızın yeterli düzeyde örgütlü olmamaları ve yeterli tepkiyi göstermemeleridir. Eğer kadın örgütlü olması halinde yapılacak ve gösterilecek tepkiler ile kadınlara yönelik şiddetin yok edilebileceği kanaatindeyim. Bu konuda kadın kuruluşlarına büyük görevler düşmektedir.
Kadın kuruluşlarının özellikle sosyal medya ve yazılı ve görsel basın üzerinde daha çok etkinlik sağlaması, organize olması gerekmektedir. Bir çığlık olup toplumun yüzüne bir ayıbı vurmaları gerekir. Düşünün bir sosyal medya platformunda bir şiddet haberin onbinlerce kez paylaşıldığını, emniyete, aile bakanlığına mesajların ve faksların yağdığını, şiddet uygulayan kişinin toplum içinde deşifre edildiğini…
Düşünmesi bile güzel. Sonuç ne mi olur? Yapalım görelim…
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.