KENDİNİ BİLMEK: İLİM
Çağları delip geçen sesiyle Yunus Emre ilim sahibi olmanın önemini;
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin
Ya nice okumaktır
dizeleriyle vurgulamıştır.
Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetinin “oku” olduğu da dikkate alındığında kendimizi kontrol etmemiz gerekir. Okuyan insan ile okumayan arasındaki fark gece ve gündüz gibidir. Okuyan insan çevresini aydınlatırken, okumayan/cahil bilmeyen, bilmediğini bilmeyen insan ise hayatı kendisine ve çevresine karanlık eder. Bir tarafta aydınlık ruh, diğer tarafta ise alabildiğince karanlık ruhlu insan.
İşte hayatta en tehlikeli insan tipi de bu bilmediğini dahi bilmeyen, her şeyi bildiğini zanneden ve asla hata kabul etmeyen karanlık ruhlu insanlardır. Vecizelerde bu tür insanları şöyle tasvir edilmiştir.
“Akıllı insan atomu böler, cahil insan vatanı böler.”
“Akıllı insana hatasını söylersen sana teşekkür eder, cahil insana söylersen sana küfreder.”
Araştırmalara göre; Cahil insanlar kendine en çok güvenen insanlardır. Bilgili, akıllı insanlar çok daha alçak gönüllüdürler. İşte bunun ispatı;
Cornell Üniversitesi’ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik “Nasıl geçti?” sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi.
Soruların yüzde 10’una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti. Onların “testin yüzde 60’ına doğru yanıt verdiklerini” düşündükleri; hatta “iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları” ortaya çıktı. Soruların yüzde 90’ından fazlasını doğru cevaplayanlar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70′ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu‘nun metni yazıldı: “İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür! Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur. ‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.
Sonuçta, “kifayetsiz muhterisler” her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler… Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında “fazla alçakgönüllü” davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler… Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler…”
Ülkemizin okuma düzeyine ve çevremizdeki olup bitene bakınca tehlikenin büyüklüğünün farkına varabiliyor muyuz? Her sene değişen eğitim sistemi de bu yaraya tuz basmaktadır. İnsanımız okumuyor. Ama her şeyi biliyor. Her konuda fikri var ve uzman. Hemen hemen her insanımız çok üst düzeyde ekonomist, teknik direktör, siyasetçi, girişimci, işletmeci, turizmci vs vs. Sonuç olarak ortaya çıkan ise ”sen neymişsin be abi” tablosu.
Bertrand Russel; “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır” sözüyle teşhisi koymuştur.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.