Özel okullar…
Eskiden diye başlar büyükler…
Şimdilerde eskiler bir başka anılır oldu …
‘En iyi okulllll’?
‘Evine en yakın okulllll’ !?!?!
Okul neydi? Öğretmen neydi?
İlkokulda folklorda idim, miniktim daha 1. veya 2. Sınıf, boyum kısa diye en sona koymuştu Selim Hoca, küsüp gitmemiştim, 2 gün gelip, durumu izah edip, annemin yaptığı çay, kek ile bana sabırla, saatlerce anlatmıştı. Neden en sonda olduğumu :))
Ben o depresyonu yaşarken, hafif toplu, yanakları kırmızı kırmızı, çok mutlu, halay çeken biri vardı, Mustafa Özarslan:)) halen aynı, gerçi. Bende aynıyım, kıskanmıyorum asla, kendi çapımda mutfakta konser verip, oynuyorum:)
Allah Mustafa’yı esirgesin, uzun ömür, sağlık versin… Sesine, yüreğine ..
İlkokul öğretmenim Hatice Hanım, hepimizin evini tek tek dolaşır, hepimizin velisini, evini bilirdi.
Ortaokul 1. sınıfta Milli Taek-wondo Hocam bacaklarımı açıp öne doğru yatmaya çalıştığımda, yapamıyorum diye düşünürken sırtıma ayağı ile basıp parkeyi öptüğümde, yapabilirmişim, diye kafamı parkeden kaldırıp, öğretmenime baktığımda, gülümseyen yüzünü hatırlıyorum. Öğretmen, seni zorlayıp, kapasiteni ileri götürebilendir.
En iyi okul, evimize en yakın okuldu.
‘Servis’ diye bir kavram yoktu bizde.
Öğretmenlerimizin hepsi konusuna vakıf, gelen sorulara rahat yanıt verebilen, donanımlıydılar.
Müzik öğretmenimiz TRT den Salih Aydoğan idi;
“Oynaya oynaya gelin çocuklar,
El ele, el ele verin çocuklar”
Derste tahtaya döner, flüt çalar, biz notaları kağıda dökerdik. En sevdiğim derslerden biriydi.
Kulak, algı, koordinasyon,
‘amannnnn müzik’ deyip geçtiğiniz bir ders değildi…
İngilizce öğretmenimiz eşi TRT de Berrak Hanım ve daha ismini sayamadığım hepsi kıymetli öğretmenlerimiz…
Sporda Bekir, Yüksel, Güray Hocalarımız…
Her damla alın terleri, disiplinleri, çalışmaları…
89 da Dünya 4.’sü… 50. Yıl Lisesi
1997 Peru Dünya Şampiyonluğu…! 50. Yıl Lisesi
Okul ve bizim mahalle topçu üretim üssü gibiydi,
TRT spor spikeri Melih Gümüşbıçak, Hasan Şaş, FB’li Tarık, Hakan Kutlu, Murat Hacıoğlu, Birol Aksancak daha sayamadığım isimler, 50. Yıl Lisesi sonrası Ankara Gücü, sonra 3 büyükler…
Hepsiyle gülümseyerek, gurur duyuyoruz 🙂
Öğretmen dediğinde; hepimizin ‘Ayağa Kalktığı’, en yaramazın bile nefesini tuttuğu zamanlardı.
Veli o zaman öğretmene belindeki silahı gösteremezdi, okullarda ‘Polis’ yoktu.
Öğretmen dediğinde, en kabadayı adam bile, ceketini düğmeler, başını eğerdi.
Hele ki Almanca Öğretmeni ‘Kemal Hoca’ vardı,
Koridordan geçmesi yeterdi 🙂
Kıymetliydi Öğretmen.
“Bir şarkı vardı dillerde ‘Öğretmen kutsaldır ana gibi,
Öğretmen kutsaldır baba gibi,
Kim öğretti alfabeyi?”
Manevi anneannem Nurhayat Hanım, Kız El sanatları öğretmeniydi. Bir gün bile rujunu sürmeden kapıdan çıkmazdı, eski Cumhuriyet Öğretmenlerindendi.
Yoldaki simitçinin bile ‘Anne’ diye koştuğu, herkesin, Nurhayat Hoca dediği zaman durduğu idi.
Öğretmen kutsaldı. Öğretmenler bunun farkında idi.
Biliyorlardı, Daha 60-70 yıl önce bu ülke bir Kurtuluş Savaşı vermişti, arada girmediğimiz 2. Dünya Savaşı.
1 insan ömrü.
Yapılacak çok şey vardı.
Doğu’da bir köyde veya Karadeniz’de yaylada, memleketin neresi olursa göreve hazırdı.
Elinde kömür kovası, teneke boya kutusu, ilim götürmek için savaşırdı.
Köyde 1 sınıfta her yaştan öğrenciye ayrı ders verebilen mucize insandır öğretmen.
Her yokluğun üstesinden gelmek için çözüm üretendir.
‘Köy Enistitüleri’ vardı eskiden.
Bu memlekete yapılacak çok iş vardı…
Öğretmen kıymetli idi…
Her yerde …
Çünkü, herkes bilirdi, geleceğin parmak izi Öğretmendi.
Öğretmen ne kadar donanımlı, iyi olursa, ne kadar görevini severse, toplum ne kadar ona kıymet verip saygı duyarsa,
Bir milletin geleceği o kadar iyi olur.
Öğretmenin elindeki meşale ne kadar parlak olursa
Bir millet o kadar gelecekte saygın, ilerlemiş olur.
Öğretmenin ne kadar kaliteli ise
Dünyanın her yerinde en ileri seviyeye gelirsin. Tüm dünya sana saygı duyar.
İslamiyetin ilk ayeti ‘Oku ‘
Hz. Ali’ nin sözü ‘Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum’
Öğretmenin ne kadar iyi olursa insan kaliten o kadar iyi olur.
Her alanda bayrağın en yükseklerde olur.
Her alanda iyi olursan ekonomin, tarımın, turizmin hayvancılığın, denizin, dağın, taşın getirisi yüksek olur.
Öğretmen aldığı maaşı ayın ilk haftasında bitirirse,
Kalan 3 haftayı nasıl geçireceğini bilemezse olmaz arkadaşlar…
Evde yatan hastası veya engelli varsa birde tüm gün aklı onda ise, olmaz arkadaşlar…
Kira artacak mı yazın diye şimdiden düşünmeye başladı ise, şehir mi değiştirse, nasıl ayakta durup, hayatını nasıl devam ettireceğini düşünürse olmaz arkadaşlar…
Atatürk bir gezisi sırasında
Köy okuluna girer, öğretmen hemen ayağa kalkar, yerini vermek ister;
‘Ben Cumhurbaşkanı bile olsam, sınıftan içeri girince,
Öğretmenden sonra gelirim ‘demiştir.
Başta Ata’ma, sonra üzerimizde emeği olan yaşayan halen bu savaşın içinde olan tüm öğretmenlerimize, ebediyete göç etmiş anneannem Nurhayat Hoca Hanım ve diğer tüm öğretmenlerimize rahmet ve şükranlarımla…
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.