Sade Yaşam, Sade’ce Yaşam
Sade yani az ve öz yaşamak. Yeteri kadar, yeterince.
Hayatın çılgın koşuşturmaları arasında insanın mücadele ettiği en önemli hususlardan birisi de evdeki eşya yoğunluğu ve iş karmaşası. Halbuki sade yaşam huzura koşmaktır.
İşten eve geliyorsunuz ve bir yığın mobilya arasında buluyorsunuz kendinizi. Gözleriniz yoruluyor, ruhunuz daralıyor.
Tüketim odaklı tüketim toplumu olduğumuzdan alma ihtiyacımız hiç bitmiyor. Gerçekten ihtiyacımız mı olup olmadığına bakmadan. Çevremizdeki gördüklerimiz, izlediğimiz reklamların da dürtüsüyle sürekli alıyor ve yaşam alanlarımızı her geçen gün daraltıyoruz.
Hayatın ve yaşanılan alanın karmaşası insanın ruhunu da karmaşık hale getirir. Sürekli huzursuzluk ve kendinle savaş halinde olur insan. Çünkü insan fark etmese de ruhu daraltan, sıkan etkenlerdir hayatın sade olmaması.
Hiç düşündünüz mü dağlarda, köylerde yaşayan insanlar neden daha huzurlu, daha sağlıklı ve daha uzun yaşarlar. Çünkü insanın yaşaması için ne kadar gerekiyorsa o kadar vardır da ondan.
Sade hayatta yaşayan çocuklar ise sakin, huzurlu, özgüvenli olarak yetişmekte.
Hayatımızda yapacağımız sadeleştirmeler bunu sağlayacaktır. Günün teknolojik ortamında her şeyin ihtiyaç ve vazgeçilmez olarak görüldüğü için sade yaşama geçmek her zor hem de zorunlu. Her alınan nesne bir başka nesneyi de almayı gerektiriyor. Ne kadar az eşya o kadar az ihtiyaç.
Sade yaşam, sade’ce yaşam. Bunu hayatında uygulayabilen insanlar kendilerini şanslı addetmelidir. Şu eşyam yok, şuna sahip değilim diye üzülmeyin. İyi ki yok iyi ki daha az şeye sahibim diye sevinmelisiniz.
Eğer sade yaşamın sade’ce yaşamı tercih etmek olduğunu ve huzurun onda olduğunu bilseydiniz sahip olamadıklarınız için asla ama asla üzülmezdiniz.
Sade yaşamı tercih etmek, sade’ce yaşamı seçmektir.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.