Sigortalılık Başlangıcının Tespiti Davası

SİGORTALILIK BAŞLANGICININ TESPİTİ DAVASI (BİR GÜNLÜK SİGORTALILIĞIN TESPİTİ DAVASI)

Bir işyerinde işçi işveren ilişkisi kapsamında bağımlılık esasına göre çalışan işçilerin işe başladıkları tarih itibariyle sigorta bildirimlerinin yapılması gerekmektedir. Ancak ülkemizde kayıt dışı çalışma sık karşılaşılan bir durumdur. İşçinin işe giriş bildirgesinin zamanında ya da hiç verilmeden çalıştırılması nedeniyle kayıtsız çalışma ve hak kayıpları ile çok karşılaşılmaktadır.

Kanun koyucu işçilerin haklarının korunabilmesi ve hak kayıplarının en aza indirilebilmesi için sigortasız çalışılan döneme ilişkin olarak sigortalılığın tespiti davası açma imkanı getirilmiştir.  Bu davalara genel olarak Hizmet Tespit davaları ismi verilmektedir.

Hizmet tespit davası: Bir işyerinde fiili olarak işçi işveren ilişkisi içinde, bağımlılık unsuruna göre çalışma gerçekleştirmesine rağmen sigorta kaydı hiç yapılmayan veya geç bildirim veya arada işten çıkış verilmek suretiyle eksik yapılan işçilerin, fiilen çalıştıkları veya kanun gereğince çalışmış kabul edildikleri sürelere ilişkin olarak sigortalı olarak çalıştıklarının tespiti ve sigorta kayıtlarının gerçek duruma uygun olarak  düzenlenmesi ve yatırılmamış olan sigorta primlerinin ödenmesini sağlamak amacıyla işverene karşı açtıkları davalara verilen isimdir.

Mülga 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79. ve yürürlükte bulunan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86/9 maddelerinde hizmet tespit davaları düzenlenmiştir.  Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya eksik verilen ve SGK tarafından sigortalı olarak çalıştıkları sürenin tamamı tespit edilemeyen veya sigorta primleri eksik yatırılan işçiler tarafından hizmet tespit davası açılabilir. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86. Maddesinde bu durum “Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını  hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır” şeklinde düzenlenmiştir.

Sigortalılık süresinin başlangıcı: 2829 sayılı Kanunun 6. maddesinde ise “Kurumlardan herhangi birine ilk defa sigortalı olunan tarih, sigortalılık süresinin başlama tarihidir” şeklinde tanımlanmıştır.

Sigortalılığın başlangıcı 506 sayılı Kanununun 108/1 maddesinde  “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir” şeklinde belirtilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 38. maddesinde; “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, mülga 2.6.1949 tarihli ve 5417 sayılı İhtiyarlık Sigortası Kanununa, mülga 4.2.1957 tarihli ve 6900 sayılı Malûliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları Hakkında Kanuna, 17.7.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa, 2.9.1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa ve 8.6.1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı  Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır” hükmü ile ayrıntılı bir düzenleme yapılmıştır.

Sigortalılık süresinin başlangıcının tespiti emeklilik aylığına hak kazanmakta önem kazanmaktadır. Ülkemizde erkekler açısından sigortalılık başlangıç tarihinden itibaren 25 yıl süre ile çalışmış olmak ve en az 5000 gün prim ödemiş olmak şartı ile kanunda belirtilen yaşta emekli olma hakkı kazanılmaktadır. Kadınlarda ise bu süre 20 yıl olarak belirtilmiştir.  Erkek çalışanın sigortalılığın başladığı tarihten itibaren 25  yılını, kadın çalışanın ise 20 yılını doldurmamış olması halinde yukarıda  belirtilen prim gün sayısını tamamlamasına rağmen emekli olma imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti hayati öneme haiz bulunmaktadır.

SİGORTALILIK SÜRESİNİN BAŞLANGICININ TESPİTİ DAVASI AÇMA ŞARTLARI

Kuruma başvuru şartı: 11.09.2014 tarihinde yapılan değişiklik ile 5510 sayılı Kanun ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan davalarda, dava açılmadan önce Kuruma başvuru zorunlu hale getirilmiştir. Hizmet süresinin başlangıcının tespiti davası açılmadan önce kuruma başvuru yapmak zorunludur.  Ancak kuruma başvuru yapılmadan açılan davalarda dava şartı eksikliği nedeniyle davanın hemen reddine karar verilmemesi gerekmektedir. Bu eksiklik tamamlanabilir bir eksiklik olduğu için davacıya bu eksikliği tamamlaması için kesin süre verilmesi ve dava şartı eksikliği tamamlandıktan sonra yargılamaya devam edilmesi gerekmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/2695 E. 2020/587 K.; Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 Sayılı Kanun’un 64. maddesiyle 5521 Sayılı Kanun’un 7. maddesine 3. fıkra olarak eklenen düzenleme gereği, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatın olması ve Kurumca müracaata konu istemin zımnen ya da açıkça reddedilmesi gerektiği dava şartı olarak düzenlenmiş olup, eldeki davada, davacı tarafından 5521 Sayılı Kanun’un 7/3 maddesine uygun bir şekilde, davaya konu istem hakkında, Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat ve Kurum tarafından bu müracaata konu istemin reddine ilişkin bir işlem veya eylem bulunmadığı görülmekle, mahkemece, davacı tarafa 6100 Sayılı HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca, 6552 Sayılı Kanun’un 64. maddesiyle 5521 Sayılı Kanun’un 7. maddesine üçüncü fıkra olarak eklenen düzenleme doğrultusunda, davaya konu istemi hakkında Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat etmesi ve bu müracaat hakkında anılan yasal düzenleme uyarınca Kurumun red iradesini gösterir işlem veya eyleminin olduğunun belgelenmesi için kesin süre ihtaratlı önel verilmeli, bu süre içerisinde dava şartı eksikliğinin tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmeli, Kuruma müracaat ve müracaatın reddine dair Kurum işlem veya eylemine ilişkin dava şartının tamamlanması halinde ise davanın esasına girilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.”

İşe giriş bildirgesinin veya çalışmayı gösteren yazılı bir belgenin bulunması şartı: Hizmet tespit davası açmak için hak düşürücü süre geçmişse, sigortalılık süresinin başlangıç tarihinin tespiti davasında talep konusu, ilk işe giriş bildirgesinin Kurum kayıtlarına geçmiş olmasına rağmen hizmet bildiriminin bulunmaması nedeniyle bildirgenin üzerindeki  tarihin sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi talebini barındırması sebebiyle bu davalarda Kurum kayıtlarına geçmiş bir işe giriş bildirgesinin veya yazılı bir belgenin varlığı şarttır.

Hak düşürücü sürenin geçmemiş olması: Hizmet tespit davalarında tespiti istenilen çalışmanın sona ermesinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde Hizmet Tespit davasının açılması gerekmektedir. Bu süre hak düşürücü süre olup, hakim tarafından re’sen dikkate alınması gerekmektedir. Sigortalılık başlangıcının tespiti davası niteliği itibariyle Hizmet Tespit davasından farklıdır. Bu davalarda kuruma bildirilmiş yazılı bir belge bulunmaktadır. İşe giriş bildirgesi, kuruma bildirilen maaş bordrosu vs gibi bir belgenin olması halinde hak düşürücü süre işlemeyecektir.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2003/6987 E, 2003/7562 K; 

“Hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen sigortalı hizmetlerinin tespiti isteminde yasal dayanak 506 sayılı Yasa’nın 79/10 maddesidir. Anılan madde de yönetmelikte tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açabilecekleri hükmü öngörülmüştür. Madde de belirtildiği üzere yönetmelikte tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda 5 yıllık hak düşürücü süreden söz edilemeyeceği açıktır.”

Fiili çalışmanın bulunması: Sigortalılık süresinin başlangıcının tespiti için kuruma yazılı bir belge verilmiş olması gerekli ise de bu durum hizmet süresinin başlangıcının tespiti için tek başına yeterli değildir. Kuruma verilen belgede bildirilen ve tespiti istenilen tarih itibariyle işçinin işyerinde fiili olarak çalışmış olması gerekmektedir.  Eğer fiili çalışma yoksa hizmet süresinin başlangıcının tespitine karar verilemez.

SİGORTALILIK SÜRESİNİN BAŞLANGICININ TESPİTİ DAVASINI KİM AÇABİLİR

Sigortalılık süresinin başlangıcının tespiti davalarını işçi açabilir. İşçinin ölümü halinde ise bu davayı ölüm nedeniyle dul ve yetim aylığı bağlanma hakkı bulunan mirasçılar açabilecektir.

SİGORTALILIK SÜRESİNİN BAŞLANGICININ TESPİTİ DAVASI KİME KARŞI AÇILIR

Hizmet tespit davaları 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sy İş Mahkemeleri Kanunundan önce işverene ve kuruma birlikte yöneltilmek zorunda idi. Ancak bu tarihte yapılan değişiklikle hizmet tespit davalarında davalının işveren olduğu, SGK’nın ise feri müdahil olduğu düzenlenmiştir. Sigortalılık süresinin başlangıcının tespiti davaları ise niteliği gereğince Hizmet Tespit davalarından farklıdır. Bu davalarda fiilen çalışıldığı iddia edilen sürelerin sigortalı çalışma olarak tespiti ve primlerinin ödenmesi talebi bulunmamaktadır. Bu nedenle Yargıtay Sigortalılık Süresinin Başlangıcının Tespiti davalarında işverenin davalı olarak gösterilmesinin zorunlu olmadığı, SGK’nın davalı olarak gösterilmesinin yeterli olacağı yönünde karar vermiştir.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2017/3905 E, 2017/6978 K;

“6552 Sayılı Kanun’un 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları sebebiyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma resen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir.

Eldeki dava, kanun koyucunun gerçekleştirdiği düzenlemede öngörülen 506 Sayılı Kanun’un 79/10 maddesine dayalı hizmet akdine tabi çalışmaları sebebiyle zorunlu sigortalılık tespiti niteliğinde olmayıp, davalı işveren yanında ilk çalıştığı sigortalı tarihin tespiti niteliğinde olduğundan ve bu tür uyuşmazlıklarda işverenin taraf olarak yer almasının zorunluluğu da bulunmadığı için, 5521 Sayılı Kanun’un 7/4 maddesi kapsamı dışında kalan dava yönünden anılan değişikliğin uygulama olanağı bulunmamakta ve Sosyal Güvenlik Kurumunun taraf sıfatı feri müdahil değil davalı olmalıdır.”

SİGORTALILIK SÜRESİNİN BAŞLANGIÇ TARİHİNİN İSPATI

Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası, kamu düzenine ilişkin bir davadır. Bu nedenle resen araştırma ilkesi uygulanır. Davada ispatlanması gereken şey, çalışmanın varlığıdır. Sigortalının çalışmasının varlığı, fiili bir durum olup, her türlü delille ispatlanabilir. İşyeri kayıt ve belgeleri, müfettiş raporları, ücret bordroları, aynı dönemde sigortalı ile birlikte çalışanların tanıklığı, bunların bulunmaması halinde komşu işyerlerinin tespiti ile burada aynı dönemde çalışmış olanlarının tanıklığı, bu davada kanıt olarak değerlendirilir.

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2020/3038 E, 2020/6571 K;

“Eldeki dava, davacının 15.02.1985 yılında 19814 sicil sayılı işyerinde çalıştığından bahisle sigortalılık başlangıç istemine ilişkin olmakla dosya kapsamında hizmetin varlığına dayanak olarak alınan tanık beyanlarının davacının babasına, amcasına ve kuzenine ait olduğu saptanmış olup başkaca tanık beyanlarına başvurulması gerektiği esastır. Bu bağlamda Mahkemece yapılması gereken iş, dava dışı 19814 sicilli işyerine komşu işyerleri tespit edilerek, talep döneminde komşu işyeri bordro tanıklarının davacının dava dışı işyerinde işaret edilen dönemde çalışıp çalışmadığı hususunda tereddüte mahal vermeyecek şekilde beyanları alınmalı, kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için hizmet akdinin ve eylemli çalışmanın varlığı ortaya konulmalıdır.”

Kısaca; işçinin işe başladığına ilişkin olarak kuruma yazılı bir belge sunulmasına rağmen sigortalı çalışmasının kuruma bildirilmemesi halinde,  işçi veya ölümü halinde kendilerine dul veya yetim aylığı bağlanacak olan mirasçılarının dava açmaları halinde, işe giriş bildirgesi verilen tarihte fiili çalışmanın bulunduğunun tespiti halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Bu dava her türlü delille ispat edilebilir. Kuruma yazılı bir belge verilmesi nedeniyle bu davada hak düşürücü süre işlemeyecektir.

Av. İbrahim Güllü

0 Paylaşımlar